Bank Asya’da Mülkiyet Hakkı İhlal Edilenler
Bilindiği üzere siyasi nedenlerle iktidar partisi yetkilileri tarafından tüm kamu imkanları seferber edilmek sureti ile yürütülen bir kampanya ile Bank Asya’dan büyük miktarda mevduatı bulunan bir çok kamu ve özel kuruluş ani olarak anlaşmalarını iptal etmek zorunda kalmış ve yüksek miktarda mevduatlarının çekmişlerdir, Borsa Istanbul ASYAP’ın tahtasının haksız olarak kapatmış ayrıca BDDK tarafından verilen talimatlarla Bank Asya tarafından yapılan işlemlerin kendi aleyhine kullanılması neticesinde BDDK’nın Bank Asya imtiyazlı hisselerin %63’ünün yönetimine el koymuştur.
Sonrasında Bank Asya’nın aleyhine atılan onca adıma rağmen, mali kaynakları yeterli, yönetici ve ortakları tarafından suistimal edildiğine dair herhangi bir tespit bulunmayan, öz kaynakları yükümlülüklerinden fazla, karlılığı hala devam eden Bank Asya ile ilgili olarak BDDK’u “Faaliyetine devamının mevduat ve katılım fonu sahiplerinin hakları ve mali sistemin güven ve istikrarı bakımından tehlike arz ettiğini’’ iddia ederek Banka’ya 29 Mayıs 2015 tarihinde el koymuştur. Aynı gün TMSF, Bank Asya’nın bankacılık faaliyetlerini geçici olarak durdurulmasına karar vermiştir. En nihayetinde 22 Temmuz 2016 tarihinde ise BDDK’nın 22.07.2016 tarihli kararı gereğince Bank Asya’nın faaliyet izni kaldırılmıştır.
Daha sonra İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16.11.2017 tarih ve 2017/41 E. sayılı kararı ile Bank Asya’nın iflasına karar verilmiştir. Bu kapsamda İstanbul 1. İflas Müdürlüğü’nün 2017/14 İflas sayılı dosyası ile tasfiye süreci başlatılmıştır.
Özetle yukarıda açıkladığımız tüm olumlu verilere rağmen ve devir almak isteyen kuruluşlara rağmen dönemin iktidarının eli devirler engellenmiş ve yerli bir katılım bankası olan Bank Asya iflas ettirilmiştir. Böylece ile hukuki olarak sıkıntılı ve sancılı bir süreç sonunda Bank Asya müşterisi ve hissedarlarının mülkiyet hakkı ihlal edilmiştir.
Sonrasında görülmektedir ki, mülkiyet hakkı ihlal edilen kişilerin çok büyük çoğunluğu tarafından ülkemizdeki korku iklimi nedeni ile haklı olarak daha büyük zarara uğramak endişesi ile bu güne kadar hiçbir hukuki bir teşebbüste başvuramamıştır.
Az da olsa bir kısım hissedarlar bu mülkiyet haklarının ihlalili ile ilgili iç hukukta hukuki yollara başvurmuştur. Ancak bu güne kadar bu konuda Anayasa Mahkemesi bu talepleri hukuken anlaşılması güç bir şekilde reddetmiştir.
Bu kısa özetten sonra günümüze gelirsek şu anda bu mülkiyet ihlalinin telafisi için neler yapılabilir?
Bizce mağdurların durumunu ikiye ayırmak lazım. Birincisi Bank Asya’da parası olan ve bunu alamayan kişilerin yani mevduat sahiplerinin, ikincisi Bank Asya’ya hissedar olan kişilerin durumlarıdır.
A-Bank Asya’da mevduat sahibi olan kişiler ne yapmalıdır?
Bank Asya’nın bankacılık faaliyetlerinin sona erdirildiği tarih olan 22 temmuz 2015 tarihi itibari bankalar da 100.000,00TL ve altındaki mevduatlar için sigorta geçerlidir. Ve öncelikle bu kişiler bu paralarını almak için TMSF’ye Vakıf Katılım Bankası aracılığı ile başvurmaları gerekmektedir. Normal şartlarda bu paralarını geri almaları gerekir. Eğer farklı nedenlerle bu ödeme yapılmaz ise bu konuda hukuki haklarını kullanmaları gerekir.
100.000,00-TL’nin üzerinden mevduatı olan kişiler de bu bedellerin ödenmesi için aynı şekilde öncelikle TMSF’ye başvurmaları gerekir. Daha sonra bu talepleri kabul görmez ise bunun için önce yetkili ve görevli mahkemeye başvurup iç hukuktaki hukuki yolları tükettikten sonra en geç 30 gün içinde bireysel başvuru yolu ile Anayasa Mahkemesine başvurması gerekir. Bu konu daha ayrıntılı olarak el koyma isimli makalemizde anlatılmıştır.
B- Bank Asya hissedarlarının durumlarına gelince bunlar şu anda iki farklı durumda karşımıza çıkmaktadır.
a-Birincisi iç hukukta süreci sona eren ve/veya devam ediyor olanlar.
Bu arada belirtmek isteriz ki Bank Asya’ya hukuka aykırı olarak el konulmasının mülkiyet hakkı ihlali olduğu yönünde açılan davalardan iki tanesi Anayasa Mahkemesi tarafından karara bağlanarak iç hukuk sürecini tamamladı.
AYM halka açık hisse sahibi Kenan Işık’ın başvurusu üzerine 17/07/2019 tarihli ve C.K. ve diğerlerinin başvurusu üzerine 27.11.2019 tarihli verdiği kararlarda Bank Asya’ya el konulmasından dolayı başvurucuların Anayasanın 35. Maddesi ve AİHS’nin 1 Nolu Ek Protokolün 1. Maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edilmediği yönünde karar vermiştir. Bu karar ile birlikte iç hukukun artık etkisiz hale geldiği netleşmiştir. Bu nedenle şu ana kadar Bank Asya hissedarlarının bu yargı kararlarını sıralayıp iç hukukun etkisiz olduğunu dile getirerek doğrudan AİHM’e başvuru yapmaları mümkündür.
İç hukukta hukuki süreci devam eden ve/veya sona eren kişiler için ise tek yol Anayasa Mahkemesinin red kararından sonra bu kararı süresinde -Şu anda bu süre kararın tebliğinden itibaren 6 aydır.- AİHM götürmelidir.
b-İkinci bölüm ise farklı endişelerle bu tarihe kadar iç hukukta hiçbir başvuruda bulunmayan hissedarlar. Bizce bu kişiler Bank Asya’nın tasfiye süreci devam ettiği sürece AİHM’ne bu ihlali götürebilecekleridir. Çünkü bu konuda benzer verilmiş olan AİHM Loizidou/Türkiye kararı ile incelendiğinde görülecektir ki, Kıbrıs’a Türkiye’nin müdahalesi olan 1974’den 15 yıl sonra yapılmış olmasına rağmen ihlal devam ettiği gerekçesiyle başvuru kabul edilmiş ve hak ihlali kararı verilmiştir. Dolayısı ile bu karardan bir mülkiyette ihlal devam ettiği sürece sürenin devam edeceği anlaşılmaktadır. Ancak bu kararda söz konusu olan bir gayrimenkuldür. Bizim olayımızda ise mülkiyet şirket hissesidir. Bizim hukuki görüşümüz Bank Asya’nın tasfiye süreci sona erdiğinde şirketin varlığı sona ereceğinden süreninde sona ereceği yönündedir.
Sonuç olarak şu ana kadar her hangi bir hukuki girişimde bulunmayan Bank Asya hissedarlarına tavsiyemiz;
Öncelikle kar payı alacağı için alacaklı sıfatıyla, tasfiye bakiyesi alacağı için hissedar sıfatıyla iflas masasına başvurmaları ve mülkiyet hakkı ihlali nedeniyle de iç hukuk artık etkisiz olduğundan doğrudan AİHM’e başvuru yapmalarıdır...
Yorumlar
Yorum Gönder